yaza geçerken karadenizden gecenin karasına merhaba...

8 Ağustos 2011 Pazartesi

YILDIZ SAATLERİMİZ

PAZAR GÜNÜNE AİT
1-Güneş: İyi
2-Zühre: Kötü-Şer
3-Utarit: İyi
4-Kamer: Şer
5-Zuhal: Kötü-Şer
6-Müşteri: Hayırlı
7-Merih: Şer
8-Güneş: Çok iyi
9-Zühre: Hayırlı
10-Utarit: Hayırlı
11-Kamer: Hayırlı
12-Utarit: Şer
PAZAR GECESİNE AİT
1-Utarit: Şer
2-Kamer: Hayırlı-Ticaret Kalp tesiri
3-Zuhal: Şer-Kahır-Tefrik v.s
4-Müşteri: İyi, işe teşebbüs
5-Merih: Şer-Bağlamak
6-Güneş: Hayırlı, Muhabbet, İki kişinin arasını iyi yapmak
7-Kamer: Hayırlı, kâr, ticari işler
8-Zuhal: Şer-Adavet-Hastalık
9-Müşteri: Hayırlı-Evlenmeyi kolaylaştırma
10-Merih: Şer
11-Zühre: Hayırlı, Muhabbet saati
12-Utarit: Şer
PAZARTESİ GÜNÜNE AİT
1-Kamer: İyi-Hayırlı işler yapılır
2-Zuhal: Yolculuğa aittir- Hayırlıdır
3-Müşteri: İyi-İzdivaç ve Mahkemeye ait işler
4-Merih: Şer-Kahriye
5-Güneş: İyi-Tesir-Muhabbet
6-Zühre: Vefk Yazılır
7-Utarit: Muhabbet-iyi işler
8-Kamer: İyi-Arabulmak-İzdivaç
9-Zuhal: Şer-Tefrik-Kahriye
10-Müşteri: Çok hayırlı-Her hayırlı işe yarar
11-Merih: Buğuz-adavet-düşmanı kahır-tefrik
12-Güneş: İyi bir saattir-Hayırlı işler yapılır
PAZARTESİ GECESİNE AİT
1-Müşteri: Celp işleri- Hayırlı işler
2-Merih: Şer
3-Güneş: İyi-Ticari işler
4-Zühre: İyi-Kalp tesiri işleri
5-Utarit: İyi muhabbet we bağlama işleri
6-Kamer: İyi müşteri ve celbi rızık
7-Merih: İyi-Ticari işler
8-Güneş: İyi-Celbi Muhabbet
9-Zühre: İyi-Aşk-Nikah
10-Utarit: Şer
11-Zuhal: Şer
12-Müşteri: İyi-Tesir-Muhabbet
SALI GÜNÜNE AİT
1-Merih: Şer
2-Utarit: Şer-Bağlamak
3-Kamer: İyi-Celbi Kalp
4-Zuhal: İyi-Hizip okunur
5-Müşteri: İyi
6-Merih: İyi-Ticari işler
7-Utarit: Şer-Tefrik-Kahır
8-Kamer: İyi-Rızık için
9-Zuhal: Şer-Tazip
10-Müşteri: Muhabbet
11-Güneş: İyi-Celbi Kalp
12-Zühre: İyi-İki kişinin arasını bulmak
SALI GECESİNE AİT
1-Zühre: İyi-Kalp tesiri işleri-Muhabbet
2-Güneş: Şer-Hiçbir şey yapılmaz
3-Zühre: İyi-Aşk işleri
4-Utarit: İyi-Hayırlı işler yapılır
5-Kamer: Şer-Hiçbir şey yapılmaz
6-Zuhal: Şer-Düşmana okunur
7-Müşteri: İyi-Her türlü şey okunabilir
8-Merih: Şer
9-Güneş: İyi-Aşk-Kalbi işler10ZühreŞer-Hiçbir şey yapılmaz
11-Utarit: Şer-Yoldan çevirmek,iş bozmak
12-Kamer: Şer-Düşmana okunur
ÇARŞAMBA GÜNÜNE AİT
1-Utarit: Hayırlı
2-Kamer: Şer-Hiçbir şey yapılmaz
3-Zuhal: Şer-Düşmana okunur
4-Müşteri: Çok hayırlı-Her hayırlı işe yarar
5-Merih: Şer
6-Güneş: İyi
7-Zühre: İyi
8-Utarit: İyi
9-Kamer: Şer-Tefrik-Kahır
10-Zuhal: İyi-Hizip okunur
11-
12-Merih: Şer
ÇARŞAMBA GECESİNE AİT
1-Zuhal: Şer
2-Müşteri: Hayırlı-Hasta iyileştirme
3-Merih: Şer-Düşmanı kahır için okunur
4-Güneş: Hayırlı işler
5-Zühre: Hayırlı işler
6-Utarit: Şer
7-Kamer: İyi-Arabulmak-İzdivaç
8-Müşteri: İyi-Ticari işler
9-Zühre: İyi-İzdivaç
10-Merih: Şer
11-Güneş: İyi-Hastalık giderme-Saadet
12-Zuhal: Şer-Kahriye
PERŞEMBE GÜNÜNE AİT
1-Müşteri: İyi
2-Merih: Şer-Yola çıkılmaz
3-
4-
5-
6-Kamer: Her türlü hayırlı iş yapılır
7-Zuhal: Şer ve Hayır her iki iş
8-Müşteri: Hayırlı
9-Merih: İyi
10-Güneş: Çok iyi
11-Zühre: İyi
12-Utarit: Çok şerli-İş yapılmaz
PERŞEMBE GECESİNE AİT
1-Güneş: İyi-Tesir-Muhabbet
2-Zühre: İyi-İzdivaç
3-Utarit: İyi-Arabulmak-İzdivaç
4-Kamer: Şer
5-Zuhal: Şer
6-Müşteri: İyi işler
7-Zühre: İzdivaç
8-Utarit: İyi
9-Kamer: Şer
10-Zuhal: Şer
11-Merih: Şer
12-Güneş: İyi-Kalbi işler
CUMA GÜNÜNE AİT
1-Zühre: İyi-Aşk saati-Ara bulma
2-Utarit: İyi-Hayırlı işler yapılır
3-Kamer: Şer-Hiçbir şey yapılmaz
4-Zuhal: Şer
5-Müşteri: İyi
6-Güneş: Çok iyi
7-
8-Kamer: Şer
9-
10Zuhal: Şer ve Hayır her iki iş
11Müşteri: İyi-Vefk yazılır-okunur
12Merih: İyi-Hayırlı işler yapılır
CUMA GECESİNE AİT
1Kamer: İyi
2Zuhal: Şer
3Müşteri: İyi
4-
5Güneş: İyi
6Zühre: İyi
7Zuhal: Şer
8Utarit: İyi-Celp işleri
9Kamer: İyi-Ticari işler
10Güneş:İyi
11Merih: Şer
12Müşteri: Şer ve Hayır her iki iş
CUMARTESİ GÜNÜNE AİT
1-Zuhal: İyi-Muhabbet
2-Müşteri: İyi-Arabulmak-İzdivaç
3-Merih: Şer
4-Güneş: İyi
5-Zühre: İyi
6-Utarit: Şer ve Hayır her iki iş
7-Kamer: Şer
8-Zuhal: Şer
9-Müşteri: Hayırlı
10-Merih: Şer
11-Güneş: Hayırlı
12-Zühre: Hayırlı işler yapılır
CUMARTESİ GECESİNE AİT
1-Merih: Şer
2-Güneş: İyi-Havas okunur
3-Zühre: İyi-Muhabbet
4-Utarit: Şer-Ceza
5-Kamer: İyi
6-Zuhal: Şer-Kahır-Tefrik v.s
7-Müşteri: Hayırlı
8-Merih: İyi-Para işleri
9-Güneş: İyi
10-Zühre: İyi
11-Utarit: Şer
12-Kamer: İyi-Ticari işler

4 Ağustos 2011 Perşembe

EN İSABETLİ KARAR


İncinen insan, tabiatı gereği yüreğinde dipdiri kızgınlıklar biriktirir ve “kapımda günlerce yatsa da onu affetmeye niyetim yok!” cümleleri dökülür dudaklarından. Kendisine yapılan hatalar, gözünde hiç olmayacak kadar büyür belki de. Ve derken bir iç hesaplaşmadır başlar yüreğiyle aklının arasındaki o ürkütücü uçurumda. Sorular artarda doğar beyninde, sorular bitmeyen bir gece gibi uzar gider. Nereye mi gider? Elbette anahtarı zor bulunan af kapısında beklemeye…
Evvela şu iyi bilinmelidir ki affetmek demek, bir hatayı veya kusuru kabullenmek değildir. Yani kişi, kalbini kasvetli yollara götüren sebeplerin pençesinden kurtulmuş olsa da onların masumiyetini kabul etmiş değildir. Ki insan kendisine yapılan hatayı ‘affetmek’ hususunda pek de mahir olmayı beceremez. Çünkü duyguları ona “seni göz göre göre incitti, onu affetme!” cümlesini defalarca söyleyerek daraltılmış bir çemberin içine hapseder. Bu hisler insanın içinde her geçen saat dağ gibi büyüyerek daha nice olumsuz duyguları besler. Peki hayatımızda en az bir kez yaşadığımız bu tür anlarda nasıl düşünüp nasıl davranabiliriz? İşte asıl cevaplanması gereken soru bu; zira her birimizin zaafları, kırgınlıkları ve pişmanlıkları fazlasıyla işgal ediyor dünyamızı.
Affetmek kişinin kendisi için yaptığı şeydir. Ancak bu, insanın yaptıklarından sorumlu olmadığı anlamına gelmez. Mesela size karşı saldırgan, kırıcı, yanlış davranan birini affediyor olmanız sessiz kaldığınız, üzülmediğiniz anlamına gelmez. Bu affediş onları yapmış olduğu hatadan kurtarmaz. Onların davranışına hatalarına takılarak kendinizi tüketeceğinize hayatınızdan güç alıp yolunuza devam etmelisiniz. Duygularınızı kabul edip yaşadıklarınızla ilgili seçenekleri gözden geçirip kurban olmaktan çıkabilmelisiniz.
Beşer, fıtratı yani yaradılışı itibarıyla kusursuz olmayı beceremiyor. Yeri geliyor eşine, çocuğuna, yeri geliyor arkadaşlık, dostluk ve akrabalık ilişkilerinde hatalı bir davranış sergileyip kusur işleyebiliyor. Karşısındakinin yaklaşımı ve tavrı belirleyici rol oynuyor ilişkinin bundan sonraki seyrinde. Ancak modern bir söylem olan ‘empati’ şeklinde algılanmamalı bu hal. Yunus Emre’nin “Yaradılanı hoş gör Yaradan’dan ötürü!” cümlesi dimağımızda nurdan bir ışık gibi parlar daima; zira hepimizin dilinde defalarca dönmez mi “hatasız kul olmaz!” ifadesi. Bizler yedi düvele hoşgörüyle nam salmış bir neslin evlatları olarak hayatımıza düstur edindiğimiz hakikatleri de buna göre belirlemiş insanlarız. Bu gerçeğin farkında olmak dahi, ‘asıl cevaplanması gereke sorunun’ yanıtında bize kolaylık sağlayacaktır şüphesiz. Zira Kur’an-ı Kerim’de de bu konuya şöyle işaret edilmektedir: “Bununla beraber kim affeder, haksızlık edenle arasını düzeltirse onun da mükafatı artık Allah’a yaraşan tarzda olur. Şu kesindir ki Allah zalimleri sevmez.” (Şura Suresi,41)  

31 Temmuz 2011 Pazar

Ya Mücib... Ya Mücib... Ya Mücib...



Ya Mücîb: İşiten ve dileklere karşılık veren anlamlarına gelen Yüce Allah'ın İsm-i Şerifidir


Bismihi,

Ey Sevgili,
A
En sevgili,A

Ya Mücîb,

Vefasız bir gecenin hüzünlü ve şevksiz bir sabahına savrulduğum şu vakitte ellerimi açtım sana geldim Kapına geldim, yüreğimde dağ dağ kederim, gözlerimde pınar pınar yaşlarım, dualar sağanağı avuçlarım dergâhına geldim Senden başka gideceğim bir mekânım yok, sığınağım yok, limanım yok, sevdiğim yok Yüreğimdeki bütün kuşlarımı saldım dönüşü olmayan seferlere… Yüreğimin rıhtımlarından kalkan bütün gemilerim senin Ummanlarına yol alır, sessizce, ağır ağır Tek başıma yol aldığım denizlerin ortasında bitap düştüm Yorgunum, çaresizim… Beni yanına al Allah'ım, beni sahiline çek Dar-ı dünya cehennemim oldu, sevinçlerim kederin gölgesinde ağlıyor Her geçen günüm bir ziyan, bir melalin ellerinde bizar düşmüşüm, her dem ağlıyorum

Bir seferdeyim, menzilim senin dergâhına ayarlı…

Bu gönül seni diler, sana gelmek ister…

Sen ki Mücîb'sin, açılan eli boş çevirmezsin…

Bizim dualarımızı kabul buyur Allah'ım, bizi koru gözet…

Bizi menzilinden ayırma…


Sevgili,

En Sevgili,

Ya Mücîb,

Bendeniz bir mazlumum, bir yetimim her dem ağlayan Ruhumu akşam gibi saran bir kederin sağanağında her dem savruluyorum Duru bir ırmaktı muradım oysa her dem sana akan, seni söyleyen, sana çağlayan Nefsimin sırçası değdi yüreğimin en mutena yerlerine Bir elif gibi tek ve bir olmaktı maksadım Kadim bir el değdi bağrıma, aldı beni terkisine Bir sır değdi yüreğime Kıpkızıl bir gölge düştü yüreğimin tam ortasına Size duyuracaklarım gül gül olur süzülür yüreğimden Omuz omuza vermiş sözlerimi size arz etmek dilerim Sultanım Gönülde bunca yalnız çekmekteyim, yalnızlığıma bir inşirah düşür melteminden alsın hüznümü kederimi, sağalayım

Bir zehir çöreklenmiş ruhumun ağlarına…

Beni sağalt, arıt, beni durut Allah'ım…

Sen Mücîb'sin, açılan eli boş çevirmezsin…

Bizim dualarımızı da kabul buyur, bizi koru gözet

Bizi menzilinden ayırma…


Sevgili Allah'ım,

Rabb'im,

Ya Mücîb, Ya Mücîb, Ya Mücîb,

Gözbebeklerime kadar sinmiş bir derin yeisin altında yüreğim harab Aynaya baktığımda bir başkasını görmekte bu yürek, şaşırası Bir nisan yağmuru gibi kendi içime yağıyorum, sağanak sağanak… Yitirmişim kendimi, zaman çalmış en naif yanlarımı Kalemimin içi bulut yığını, bıraksam ağlayacak sonsuza Beni işitip, duyan ve kederimi benden daha iyi bilensin Nefesimizi işiten, bize bizden daha yakın olansın Allah'ım Emir ve yasaklarına kulunuz olarak elimizden geleni yapsak da mahcubuz Allah'ım Eksiklerimizi, kusurlarımızı, ayıplarımızı sen biliyor, sen görüyorsun Nefsimizin peykini bırakalı melalimiz, sevincimizden ziyade Şevki yok günün gecenin… Uçsuz bucaksız bir okyanusun içinde kaybolmuşuz… Kalbimizin güverteleri havf ve reca arasında gidip gelen bir med cezir… Yeni baştan kendimizi bulmak ve alıp sana getirmek gücünü ver Allah'ım…

Sen Mücîb'sin, açılan eli boş çevirmezsin…

Bizim dualarımızı da kabul buyur, bizi koru, gözet

Bizi menzilinden ayırma…


Ya Mücîb,

Ya Mücîb,

Ya Mücîb,

Kalbimin gözesinden bunca söz aktı, bunca dua aktı senin dergâhına… Şimdi bu sözleri bütün dualar hakkına, nun ve sad hakkına senden diliyorum ve ümit ediyorum ki kabul buyurasın Allah'ım Sabırla, ümitle söze durdum, selama durdum gecenin bir vaktinde Bütün acılarımı alıp bastım yaralı bağrıma Çöllerdeyim, çöl yangın yeri Allah'ım Ben bir leyla Mecnununu yitirmiş Ben bir çöl çiçeği kurumaya yüz tutmuş Seraser yürüyorum seraba kapılıp Bir mecaza takılmışım belki de… Akşamı kuşanan bir rüzgâr gibi esiyorum kendi coğrafyama… Gâh kıbleyim, kâh keşişleme… Bir kasırgayım, bir imbat kadar durgunum kendime Sermestim, bizarım, garibim kapına gelmişim Af buyur, günahlarımı ve dahi hatalarımı affet

Kulunum, bendenim, kapına yürüyen yaralı bir günahkârım…

Sen Mücîb'sin, açılan eli boş çevirmezsin…

Bizim dualarımızı da kabul buyur, bizi koru gözet

Bizi menzilinden ayırma…


Sevgili Allah'ım,

Rabb'im,

Ya Mücîb, Ya Mücîb, Ya Mücîb,

Kederden ve acılarımın girdaplarında savrulurken yüreğim kendime ettiğim beddualarımı geri çevir Allah'ım Melalin üşüten sularında boğulurken, nefsimin dizginlerinden düşerken çaresizlikten, elemden, hüsrandan kendime ettiğim zulümler için affet beni Rabb'im Şimdi en yakıcı sırların bağrımda ezberimin düğmelerini kopçalıyor Tedbirsiz yola çıktığım için, bilmeden yaptığım hatalarım için senden af diliyorum Gafletten çek çıkar beni, onar örselenmiş yüreğimi Tamir et gönlümün parçalarını Bir volkan parçalanmış göğsümde dağılmışım, topla beni Allah'ım, sağalt, dindir yaralarımı…

Ey yürek yangınımın tabibi,

Ey Sevgili,

En Sevgili,

Ya Mücîb,

Kulunum, bendenim, kapına yürüyen yaralı bir günahkârım…

Sen Mücîb'sin, açılan eli boş çevirmezsin…

Bizim dualarımızı da kabul buyur, bizi koru gözet

Bizi menzilinden ayırma…

Bizi koru, gözet, merhamet et,

Hiç şüphesiz…

Senin her şeye gücün yeter…


Amin




Meryem Aybike Sinan

18 Temmuz 2011 Pazartesi

DUA VE İNANMANIN ÖNEMİ

Her hayrın başıdır ya bismillah…
Kalbime bismillah!!!
Ruhuma bismillah.!!
Aldığım , verdiğim her nefese bismillah!!!
Daralmış gönlüme euzu-besmele ki şeytandan ırak olayım…!
Ruhumu kasıp kavuran sıkıntıya bir besmele tadında yaklaşıyorum…ılık ılık…huzur dolu bir tatlılıkla benliğime şifa olsun diye…


Bir karanlığın ortasında kaybolmuşum …Etrafta acımın temsili haykırışlarım yankılanıyor…Aman Allah’ım..sağır olmak istiyorum bu feryad-u figana..biri durdursun en sesli çığlıklarımın yankısını…çıldırıyorum..imdadıma yetişsin bir el…soluğum kesiliyor…
da-ya-na-mı-yo-rum….!
Ve karanlığıma ışık yakan bir ayet yankılanıyor acı dolu çığlığımı susturarak;

‘’yalnız Rabbine yönel.’’ ( inşirah / 8 )
Sana yöneldim YaRab…Sana Dayandım…sensin tek tesellim..umudum…karanlıklarımı aydınlatan ışığım…buz tutmuş yanlarımı eriten güneşim…Kapına geldim zift karası kalbimide yanıma alıp…ferahlat kalbimi…huzurunla donat yüreğimin her zerresini…tut ellerimden…tut ki yapamam Sensiz.!!!!
Neden? Niçin? Niye? Hep bana ! demeyeceğim…hakkım yok…Ben bana sokakta yol verene bile bin bir kibarlıkla TEŞEKKÜR ederken ,sahip olduğum bu sonsuz nimetlerin Sahibine bir kere bile teşekkür edemedim…elim ayağım tutarken..gözüm görüp , kulağım duyarken…sağlığım yerindeyken..ailemle sıcacık evimizde keyif yaparken unutuluşa terk ettiğim şükrü ..teşekkürü edemediğim Rabbime karşı anlatılmaz mahcubiyette kaybolurken..küçücük dertlerle dertlenip birde utanmadan her ufak engel de ‘’ neden hep benim başıma geliyor ? niye bir işim de düzgün gitmiyor ? niçin sıkıntılarım bitmiyor ?!!! BIKTIM! YORULDUM! DAYANAMIYORUM! ‘’ diye diye şikayetlerimi nasıl da dile düşürdüm…
Sana sunulan gözleri aç…görebil-me yeteneğini faaliyete geçir! Bak kainat sana sunulmuş…Hadi teşekkür Et!!!Gör ve duy ayetin sana anlattıklarını..yansıttıklarını ;

Öyle ise siz beni (ibadetle) anın ki ben de sizi anayım. Bana şükredin; sakın bana
nankörlük etmeyin!(Bakara-152.)
Sana nankörlük ettim Allah’ım…varlığıma kattığın hayat ..ve hayatıma kattığın tüm varlıkları hiçe sayıp teşekkür etmeyi..şükrü dilime dolamayı unuttum…
Ve şimdi Senin affına sığınıp şükre duruyorum ;
Verdiğin vermediğin…sahip olduğum olmadığım..Sen’ce bilinen her şey için… Sen’ce bilinen her şeyin sayısınca sonsuz şükür…
ELHAMDÜLİLLAH!!!!
Eziliyorum yüklerin altında..kalkışa geçemiyorum bunca acının sancının ağırlığından…nasıl bir yüktür taşıdığım..ayaza tutulmuş yüreğim donmuşken ısınmıyor hiçbir uzvum…gözlerimin göğünden yağmurlar boşalıyor..fırtınalar kasırgalar bitmek bilmiyor..dinmiyor acım…yaram kapanmıyor…sabrım taşıyor..nedir bu bitmek bilmeyen hayatımın her zerresine buz kestiren kışımın uzunluğu…hani tüm fırtınalar elbet dinerdi..dinmiyor..yalan mı söylediniz bana..bu kışın ertesi bahardı hani..bahardan eser yok..kandırmayın beni…çocuksu bakışlarıma aldanmayın…umutlarımın üzerine çığlar düşürmeyin..ben bu derdin altında can çekişiyorum..imdadıma kulaklarınızı tıkamayın…diye bin bir ağıt düzerken gönlümün daralan penceresini açıyorum…ve bir ayetin sıcaklığı sarıyor varlığımı ;

Allah, sabredenlerle beraberdir.”(Bakara, 15)
Sabredeceğim elbet…bilirim ki Rabbim kullarına altından kalkamayacağı yük vermez…bu bir sınav..ve ben bu sınavı alnımın akıyla en yüksek notla geçeceğim inşallahDua dua kalkacağım o yükün altından..sabır sabır güç toplayacağım..ve bir besmele kuvvetiyle atacağım yükümü sırtımdan..ezilmek yok..güçsüz kalmak..korkuya kapılıp kaçmak..ağlayıp sızlanarak umudu tüketmek yok…Bana ..Rabbine aşık bana asla yakışmaz ümitsizlik..bu gece uzun sürebilir..ama elbette sabaha erecek..ve bu kış benim sabrımın duayla birleşimine şahit olup çiçek çiçek umut umut baharı sunacak gönlüme…
İnşirah inşirah..ayet ayet huzuru buluyorum Sana dayandıkca Rabbim…
Hani Sen demişsin ya Allah’ım ; ‘’ Kulum Bana bir karış yaklaşırsa ben ona bir arşın yaklaşırım ’’ Sana koşarak geliyorum…ve hissediyorum Seni yanımda…gözlerimin umutlu ışıltısı bu yüzden…kalbimin duracakmış gibi atması bu yüzden…dua dua koşuyorum Sana Yarabbi !
Peygamberimiz diyor ya :'' Dua, mü'minin silahıdır ‘’ işte ben en kuvvetli silahımı almışım..
hiçbir dert beni yıkıma uğratamaz..dimdik ayaktayım bir dua asilliğiyle…Duayı en büyük sıkıntı imha edicim kılıp…!!!
Senden gelen herşeye amenna YaRabbi!!!
ve her sıkıntıda;
inadına;
Dua dua dua
inadına;
Sabır sabır sabır!!!

Ve tabiki her hale sonsuz Şükür!!!
duayla..sabırla..
MELEK 'e saygı ve sevgiyle...

ÖMRÜMÜZÜN VAKİTLERİ

Ne güzel yazmış Senai abimiz eline koluna sağlık, bir insanın doğumundan ölümüne bir günün tüm vakitlerine bu kadar güzel bağdaştırılabilirdi herhalde. Ömrümüzün vakitleri ... Çok geç olmadan farkedebilmek ümidiyle...

Vakit seher… Ufukta günün kızıl çiçeği açmak üzere. Vaktin rahmine sabahın nutfesi düştü az önce. Gecenin toprağında saklı ışıktan tohumlar başlarını uzatıyor.Şimdi hatırla ki, sen de bir zamanlar yokluğun karanlığında yitiktin. Unutulmuşluk toprağına gömülü bir tohumdun. Kimsenin adını bilmediği, hatırını saymadığı bir yetimdin.
Vakit Sabah... Hatırla ki, unutulmuşluğun toprağında Rabbin seni unutmadı. Rabbin seni sahipsiz de bırakmadı. Rabbin seni yokluk gecesinden varlığın ufkuna eriştirdi. Taze bir bahar gibi gün yüzüne çıkardı bedenini. Ete kemiğe bürüdü ruhunu.
Gülden tebessümler giydirdi yüzüne.
Şimdi seher vakti. Göz kapaklarının ardından kaç. Gafletin gecesinden uyan. Aç gözlerini sehere. Aç kalbini Rabbine. Uyan. Uyan, yan ve an seni hiç unutmayan Rabbini. Güneş ufukta yükselmeden, sen dualar ufkuna yüksel. Herkes unutsa bile seni unutmayan Rabbini herkesin O’nu unuttuğu anda ananlardan ol. Haydi kalk! Kalk ve miracına eşlik et En Sevgilinin[asm].
Şimdi sabah! Şimdi sabah namazı vakti…


Vakit öğle… Güneş göğün en yüksek noktasında. Tıpkı gençliğin gibi. Şimdi gün de bir delikanlı.. Heyecanlı ve telaşlı… Sanki hiç bitmeyecekmiş gibi, hiç akşam olmayacakmış gibi… Oysa, güneş şimdi batmaya başladı. Zirveye erişen herkes gibi o da alçalmaya başladı. Akşama akıyor ışıklar artık. Bil ki gün akşamlıdır; bil ki yazın sonu hazândır.
Vakit Öğle…
Vakit öğle… O kadar gürültü var ki ortalıkta.. Kalbinin sesini duyamıyorsun bile. Ruhunun sonsuza uzanan emellerine kör olmak üzeresin. Telaşların arasından sıyrıl, yer ayır ruhuna. Kalbini sonsuzluğa bitiştir. Alnını secdeye değdir.

Şimdi öğle vakti. Şimdi öğle namazı vakti


Vakit ikindi...
Hatırla ki, sen de bir ömrün ikindisine yürüyorsun. Tenin soluyor. Gözlerinin feri çekiliyor. Öbür kıyısındasın artık nehrin. Güz yaprakları gibi. Hem dalındasın hayatın hem de düşmeye hazırsın. Rüzgârı bekliyor gibisin. İnceldiğin yerden kopmaya hazırsın. Hoyrat bir rüzgâr artık zaman.

Şimdi ikindi vakti. Secdeye koy alnını. Zamanın Sahibini selâmla. O’na konuş, O’nunla konuş; dualarını fısılda. Sonsuzluğa tutun hece hece.

Şimdi ikindi. Şimdi ikindi namazı vakti.


Vakit akşam... Gün ölmek üzere. Güneş ışıklarını topluyor eşyanın üzerinden. Kızılca kıyameti kopuyor dünyanın. Kara kefenini giyiniyor gün. Gülün rengi soluyor, eşyanın cezbesi yitiveriyor.
Vakit akşam...
Hatırla ki, senin de akşamın olacak bir gün. Ömrünün ışıkları solacak. Hayatının perdesi çekilecek. Dudaklarında donacak gülüşün güneşi. Zaman uçurumun olacak; gelen günün güneşi sana doğmayacak.

Şimdi akşam. Herkesin senden uzaklaşacağı ölüm anını hatırla ki, sen de şimdi herkesten ve her şeyden uzaklaşıp Rabbine yanaşasın. Seni sen yokken de bilen Rabbin, sen öldükten sonra da bilecek elbet.. Herkesin unuttuğu yerde seni bir O hatırlayacak. Hatırını yalnız O bilecek.

Sen de O’nu an şimdi.

Şimdi akşam vakti. Şimdi akşam namazı vakti.
 
Vakit Yatsı... Gün çoktan öldü. Güneş ışıklarını topladı. Gece hükmediyor âleme. Güneşin saltanatı bitti. Işıklar tükendi ufuklarda. Renkler ellerini çekti eşyadan. Gül soldu, gün soldu. Göğe yöneldi gözler.
Vakit Yatsı...
Hatırla ki, Sen de unutuşun kara gecesine yuvarlanacaksın. Bir adın kalacak geriye. Bir mezar taşın hatırlayacak belki Seni. Belki o da unutacak.

Düşün ki, unutuşun koyu karanlığı çökmüş üzerine. Yokluğuna çoktan alışılmış. Unutuluşun hepten kanıksanmış. Kimsenin özlediği bile değilsin artık.

Hatırla bunları. Hatırla ki, çoklarının Seni unuttuğu bu gece, herkesi unutup Sen de O’nu hatırla. Çoklarının ışıklara kanıp sahte renklerin kuyularına daldığı bu gece, Rabbini an, Rabbine kan, Rabbine uyan.

Şimdi yatsı vakti. Şimdi yatsı namazı vakti.

SENAİ DEMİRCİ